Haber

Sivas büyükşehir mi? Sivas büyükşehir mi oldu?

Sivas büyükşehir mi başta Sivaslılar olmak üzere birçok vatandaş tarafından araştırılmakta. İllerin büyükşehir olabilmeleri için nüfus bakımından bazı şartları sağlamaları gerekir. Sivas nüfusundaki değişimler sürekli olarak vatandaşlara Sivas büyükşehir mi? Sivas büyükşehir mi oldu? Sivas büyükşehir olacak mı? sorularını merak ettiriyor. İşte detaylar haberimizde…

SİVAS BÜYÜKŞEHİR Mİ?

Sivas büyükşehir değildir. Çünkü; 6360 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na göre, nüfusu 750.000’den fazla olan il belediyeleri, kanunla büyükşehir belediyesine dönüştürülebilir. Sivas’ın güncel nüfusu 650.401’dir.

SİVAS HAKKINDA

Sivas, İç Anadolu Bölgesi’nin en eski ve önemli kentlerinden biridir. Doğusunda Hafik, güneyinde Ulaş ve Altınyayla, güneybatısında Şarkışla, batısında Yıldızeli ilçeleri, Kuzeyden Tokat, Ordu, Giresun, doğudan Erzincan, güneyden Malatya, Maraş ve Kayseri, batıdan da Yozgat illeriyle çevrilidir.

Sivas Tarihi

Eski adı Sebastia, Sebasteia veya Samassia olan Sivas, Anadolu’nun en eski ve yerleşim merkezlerinden biridir. Kazı ve araştırmalarda ele geçen buluntular, yörede ilk yerleşimin Neolitik Çağ’a (MÖ 8000-5500) uzandığını göstermektedir. Kent M.Ö. 2000’lerde değişik yerleşmelere sahne olmuştur. Kaynaklarda geçen yazılı tarihi M.Ö. 2000 yılı başlarında Hititlerle başlamakta olup merkez Tatlıcak Köyü ile Uzuntepe Köyündeki höyükler, Divriği Maltepe Köyünde bulunan höyük ve Gürün Şuğul vadisindeki Hititçe yazılar başlıca Hitit yerleşim alanlarıdır. Maltepe Höyüğü kazıları, yörede ilk yerleşmenin M.Ö. 2600’lerde başlayıp M.Ö. 2000’lere kadar kesintisiz sürdüğünü göstermektedir. Coğrafya olarak İç Anadolu’da bulunmasına rağmen Şebinkarahisar’ın 1933 yılına kadar kazaları olan Suşehri, Akıncılar, Gölova ve Koyulhisar ilçeleri Doğu Karadeniz Bölgesi ve kültür alanında yer almaktadır. Sivas’ın ilçelerini Karadeniz’deki Suşehri ovasına Geminbeli Geçidi bağlar. Divriği ve Gürün ilçeleri de Doğu Anadolu Bölgesinde yer alırken, Doğanşar ile Zara’nın kuzeyi de Karadeniz Bölgesinde yer alır. Sivas topraklarında İç Anadolu, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinin kültürleri de yer alır. Sivas merkez ve çevre ilçelerinde gırnata, zurna ve Sivas’a özgü halk oyunları oynanırken, Karadeniz’deki ilçelerinde kemençe ve zurna ile horonlar oynanır. Divriği ve Gürün bölgesi Doğu Anadolu kültüründe yer alır. İç Anadolu bölgesindeki ilçeleri ise kültür olarak Sivas merkez bölgesinin kültür ve şivesine sahipken, Karadeniz’de kalan ilçeler büyük ölçüde Giresun ve Ordu ile aynı şiveyi kullanırlar.

  • İlk uygarlıklar dönemi

MÖ 17. yüzyılda Hitit sınırları içinde yer alan kentin güney kesimi Geç Hitit devletleri döneminde Tilgarimmu adıyla anılmaya başladı. MÖ 8. yüzyılda Kimmer ve İskit istilalarına uğradı. MÖ 6. yüzyıl başlarında Medlerin, aynı yüzyılın ortalarında da Perslerin egemenliğine girdi. MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısındaki kısa süreli yönetimin ardından Büyük İskender’in Makedonya Krallığı’na bağlandı. MS 17’de bütün Kapadokya ile birlikte Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girdi. Bu dönemde kısa sürelerle Partların ve Sasanilerin eline geçti. Bizans döneminde önce Armeniakon Theması’nın sınırları içindeydi. 12. yüzyılda Sebasteia Theması’na bağlandı.

  • Selçuklu dönemi

Selçuklu Türkleri Malazgirt Meydan Muharebesi’nden önce Sivas’a kadar uzanmış ve 1059’a doğru bir ara kenti ele geçirmişlerdi. Ancak yörenin kesin olarak Türk egemenliğine girmesi Malazgirt Zaferi’nden kısa bir süre sonra gerçekleşti. Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın kumandanlarından Emir Danişment’in ele geçirdiği kent uzun bir süre Danişmentlilerin elinde kaldıktan sonra 1174’te II. Kılıç Arslan tarafından Selçuklu Devleti sınırları içine alındı. Selçuklular döneminde Sivas yeniden gelişti. Kentin surları 1221’e doğru, Sultan I. Alaeddin Keykubad tarafından onartıldı. Kısa bir süre sonra Moğolların saldırıları başladı ve Kösedağ Savaşı’ndan (1243) sonra Selçuklu topraklarıyla birlikte Sivas da Moğolların eline geçti.

Kentteki anıtların en önemlileri 13. yüzyılın ikinci yarısındaki İlhanlılar döneminde yapıldı. Sivas, Kayseri ile birlikte İlhanlılar’ın Anadolu’ya gönderdikleri valiler tarafından merkez olarak kullanıldı. 14. yüzyılın ilk yarısında Sivas’a gelen İbn-i Batuta, burayı İlhanlıların Anadolu’daki en büyük şehri olarak tanımlar. İlhanlı valilerinden Alaeddin Eratna Bey, 1345’te bağımsızlığını ilan ederek önce devletine merkez olarak Sivas’ı seçti. Eretna’nın 1353’te ölümünden sonra Kadı Burhanettin onun yerini aldı ancak Akkoyunlu Beyi Karayülük Osman ile yaptığı bir savaşta öldü (1398). Bunun üzerine Sivaslılar topraklarını Osmanlı padişahı Yıldırım Beyazıd’a teslim ettiler. 1400 yazında Timur Sivas’ı ele geçirdi, şehri savunan askerleri öldürttü, halkı kılıçtan geçirtti, şehri yağmalattı ve surları yıktırttı. Timur istilasından sonra şehir bir süre Kadı Burhaneddin’in damadı Mezid Bey’in elinde kaldı. 1403-1408 arasında yeniden Osmanlı hakimiyetine geçti ve bir eyalet merkezi oldu.

  • Osmanlı dönemi

Sivas’ta bulunan yapılar 17. ve 19. yüzyıllar arasında zaman zaman Anadolu’da meydana gelen ayaklanmalardan zarar gördü. 1649’da şehirden geçen Evliya Çelebi, surların kuşattığı alanda 44 mahalleye bölünmüş 4600 ev bulunduğunu ayrıca Yukarıkale adını verdiği İçkale ve Paşa kalesindekilerle bu sayının 6060’ı bulduğunu yazar. 19. yüzyıl gezginlerinin kent nüfusu için verdikleri rakamlar genellikle birbirini tutmaz. Bu yüzyılın sonuna doğru nüfusun 30.000-45.000 arasında değiştiği sanılmaktadır. Yine 19. yüzyıl başında bütün Osmanlı topraklarında Islahat Devri başlamıştır. Önce 7 sancak ve 72 kazadan oluşan Sivas, gittikçe daralmış ve önemini kaybetmiştir. Valiliğine bile mirimiranlar atanıyordu. 1813’te bu usulden vazgeçilerek yeniden vezir atanmasına başlandı. Bir yıl sonra şehirde büyük bir veba salgını baş gösterdi. Eyalet teşkilatı bazı küçük değişikliklerle XIX. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. 1863’te uygulanmaya başlanan vilayetler teşkilatı içinde kurulan Sivas vilayeti; Sivas, Amasya, Tokat ve Şebinkarahisar (Karahisar-ı Şarkî) sancaklarına ayrıldı. Bu durum Cumhuriyet döneminde sancakların vilayet haline getirilmesine kadar devam etti.

  • Millî Mücadele dönemi

Sivas’ın Millî Mücadele’nin kazanılmasında önemli bir yeri vardır. Bu mücadelenin hazırlık döneminde Mustafa Kemal Paşa önce, 27 Haziran 1919’da Samsun’dan Erzurum Kongresi’ni takiben burada 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’ni topladı ve 18 Aralık 1919’da Ankara’ya gitmek üzere şehirden ayrıldı. Gerek 1927’de Chicago Üniversitesinden gelen arkeologların ve gerekse 1945 yılında da Türk arkeologların yaptığı kazı ve araştırmalara göre Sivas tarihin ilk dönemlerinden itibaren yerleşim birimi ve şehir merkezidir. Ayrıca dünyanın en eski medeniyetlerinden olan Persler, Etiler, Hititler, Asurlar Sivas’ta hüküm sürmüşlerdir.

Karadeniz’in tek yolcu treni olan Samsun Postası Sivas’tan gönderiliyor. Ayrıca Sivas, tren istasyonu olarak büyük bir kavşak konumundadır. Bugün birçok ilin demiryolu bağlantısı direkt olarak Sivas üzerine kuruludur. Sultan II. Abdülhamid döneminden beri vardır. Cumhuriyet tarihinin de ilk vagon ve lokomotif fabrikası ve Cer atölyesi TÜDEMSAŞ 1939’da Sivas’ta kuruldu. TÜDEMSAŞ kurulduğunda dünyanın en ileri tesislerinden biriydi. 2003 yılında Irak Savaşı’nın başlarında TÜDEMSAŞ, Saddam yönetiminin başında bulunduğu Irak’a 300 vagonluk ihracat yaptı. Bugün hala dünyanın değişik yerlerinden TÜDEMSAŞ’a gelen siparişler değerlendirilmektedir ve ihracatlar devam etmektedir. TÜDEMSAŞ, Sivas’ın geçim kaynağı ve bel kemiğidir.

Atatürk’ün ‘Cumhuriyetin Temellerini Burada Attık’ dediği Sivas’ta 4 Eylül 1919’da, Sivas Erkek Lisesinde toplanan Sivas Kongresi, alınan kararlar bakımından Türk Kurtuluş Savaşı öncesi toplanan en önemli kongredir. Hiçbir ülkenin manda ve himayesinin kabul olunmayacağı ve milletin istikbalinin yine milletin azim ve kararıyla kurtulacağı kararları bu kongrede alınmıştır.

derikhaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

-
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort